Projeler ve Fonlar
Türkiye'nin İlk ve En Detaylı Hibe Arama Motoru

Z Kuşağı ve Dünya’nın Yeni Gereksinimleri

604

Sessiz Kuşak olarak bilinen 1925- 1945 kuşağı “uyumlu”, Baby Boomers olarak bilinen 1946-1964 kuşağı “kuralcı” bunu takip eden X kuşağı “rekabetçi”, 1980- 2000 yılları kuşağı olan Y “sorgulayıcı, girişimci” ve son kuşak Z ise “tatminsiz” olarak tanımlanabilir. Tanımlara baktığımızda da değişimi çarpıcı bir şekilde gözlemleyebiliriz.

Kuşakların beklentilerinin, tatminlerinin ve hayata bakış açılarının farklı oluşu yaşanılan süreç boyunca karşılaşılan sosyoekonomik durum ile bağlantılır. Örneğin, Baby Boomers olarak adlandırılan dönem ikinci dünya savaşından sonra başlayıp 1960’lı yılların başına kadar süren yıllık doğum hızındaki büyük artış dönemidir. Aslen Kuzey Amerika-İngiliz kaynaklı olan bu dönemde doğan kişilere savaş sonrası doğanlar diyebiliriz. Savaş sonrası sosyo-ekonomik gelişmenin sağlanması için yapılan tüm yeniliklere, getirilen yeni anlayışa tümüyle bir kabulleniş görebiliriz. Bu dönem insanları verilen imkanlara karşı daha itaatkar, daha kuralcı ve tatminkardır. Ne de olsa henüz savaştan çıkmışlardır. Fakat Z kuşağı dediğimiz dijital yerliler olarak da bilinen bu kuşak değişimin, gelişimin, hayal gücünün tam da ortasına doğmuştur. Bu nedenle onları tatmin etmek, belli konularda ilgilerini çekmek, farkındalık yaratmak diğer tüm kuşaklara oranla daha zordur. En önemlisi bilgi teknolojilerinin göbeğine doğmaları sebebiyle bilgiye erişimleri çok kolaydır ve onlara bir şey kabul ettirmek, inandırmak, bir ürünü satın aldırmaya çalışmak da her zamankinden daha büyük bir çaba istemektedir.

Kuşak Z’nin bundan en fazla 10 yıl sonra iş hayatına atılacağını göz önüne aldığımızda dünyanın nereye doğru gidebileceğini tahmin etmek pek de zor değil. Değişen bu dünyada daha dijital ve daha yenilikçi çözümler üretmek bir opsiyon olmaktan çıkıp zorunluluk halini aldı. Örneğin, Z kuşağı, klasik eğitim ortamlarını dahi tercih etmeyip seçimlerini online eğitimden yana kullanıyor. Onlara göre teknolojik olmayan bir eğitim modeli ihtiyaçlara cevap vermez ve sıkıcıdır. Dikkatlerini toplamak ne kadar zorsa dağıtmak da bir o kadar kolaydır. Tüm bunlardan dolayı özellikle sosyokültürel ve içeriğinde farkındalık oluşturma amacı taşıyan proje uygulamalarında geleneksellikten uzaklaşmak ve yüzleri tamamen teknolojiye ve yeniliğe çevirmek kaçınılmazdır.

Türkiye’de teknoloji, ,inovasyon ve girişimciliğin ön plana çıktığı 2014-2020 yıllarını kapsayacak Rekabetçi Sektörler Programının ikinci döneminde Ar-Ge ve inovasyona yönelik projeler başta olmak üzere, ekonomide rekabet gücünü artırmaya yönelik farklı alanlardaki projelere de bu kapsamda mali kaynak sağlanacak.

Yoruma kapalı.

Projeler ve Fonlar deneyiminizi iyileştirmek için yasal düzenlemelere uygun çerezler (cookies) kullanır. OK