“Sosyal ekonomi” terimi 1989 yılından beri Avrupa Birliği’nde (AB) resmi olarak kullanılmaktadır.
Avrupa’nın tanımladığı sosyal ekonomiye göre bu ekonomi şekli daha iyi bir yaşam kalitesi sağlar ve aynı zamanda bölgesel, yerel kalkınma ve sosyal bütünleşmeye yardımcı olur. Yoksullukla mücadeleye ve katılımcı demokrasiye önem verir ve AB’nin temel stratejik hedeflerine ulaşmasına da katkı sağlar. Sosyal ekonomi, sermaye yerine bireye ve sosyal hedeflere öncelik tanır. Sosyal ekonomi girişimleri ve kurumları, sadece istihdam yaratmaz aynı zamanda üyelerine daha iyi yaşam koşulları yaratmakla ilgilenir. Bu yüzden sosyal ekonomi faaliyetlerinin genel amacına, kâr sağlamak diyemeyiz. Sosyal ekonomide, karı üyeler arasında dağıtmak yerine, sosyal faydaya dönüştürmeye yasal amaç olarak öncelik verilir.
Sosyal ekonomi aktörleri, mal ve hizmet üretimi ile sosyal amacı birleştirirler. Bu sosyal amaç bazen kamu yararına olabilir. Aynı zamanda özellikle göçmenler, yaşlı nüfus, uyuşturucu bağımlıları, uzun süreli işsizler, evsizler gibi desteğe ihtiyaç duyan bireylere de gereksinimleri ile ilgili hizmet verilir. Kaynaklar, sosyal gereksinimleri karşılayan mal ve hizmetleri üretmek için kullanılır ve üretim maliyetlerini en azından kısmen karşılayan bir fiyattan satılır.
Yani sosyal ekonomi amaç olarak kardan çok sosyal fayda sağlamayı ön planda tutan bir ekonomi modelidir. Bildiğimiz üzere AB bu modele yönelik çok sayıda projeye yol gösteriyor. Bunlardan COSME tarafından fonlanan ‘Education Framework for Social Economy’ ve ‘Social Economy Clusters’ hibelerine PF’den göz atabilirsiniz!